Çok ihmal ettiğim sevgili bloğuma, canım oğluma ve arkadaşlarıma selam olsun.
Bebeklerimiz büyüyor. Hatta şimdi bazılarınız yeni doğacak bebeklerinize hamilesiniz. Sağlıkla doğdunlar inşallah.
Rüzgarım... Canım oğlum.
Büyüyorsun. Bazen kendimi izliyorum sende,bazen babanı. En çok sana özgü mimiklerine gülüyorum. Bizi taklit edişlerine.. Yeni yeni düzgün anlamlı cümleler kurmaya başladın. Ekleri de kullanabiliyorsun artık. Anne ben düştüm diyorsun mesela. Bundan birkaç ay evvel anne düşşşş diyordun. Yazının en sonuna kelimelerini yazacağım. Bu anneannenin ısrarı. İleri de okuyup gülecekmişsin :)
İşe başlayalı neredeyse bir yıl olacak. Pazartesi ve salı günleri anneannen bakıyor sana ve çarşamba perşembe cuma babaannen. Bazen annenin işine gidelim diye ağlıyorsun. Getiriyorlar. Senle dolaşmak dünyanın en güzel şeyi. En yorucusu da :)
Parka gittiğimizde en sevdiğin şey dönen kaydıraktan kaymak.
Marketlerde en sevdiğin reyon çikolata oyuncak ve çamaşır yumuşatıcılarının olduğu reyonlar. Tek tek yumuşatıcıları açtırıp kokusuna bakıyorsun. Bir de iyice koklayıp derin bir oh çekiyorsun :)))
Favori oyuncakların polis arabaları, ambulanslar, çöp kamyonları.
Her türlü hayvanı seviyorsun. Sanırım en çok köpekleri. Semtimiz evcil hayvan yönünden çok zengin ne zaman sokağa çıksak beş on tane köpek görüyoruz. Hepsini sarılıp öpüyorsun. Bir de severken oy oy oy diyorsun.
Ben yanında yokken yaşadıklarını anlatmana bayılıyorum. Heyecanlı heyecanlı dudaklarını uzatarak anlatıyorsun. Ben aaaa öyle mi oldu filan dedikçe yaaaaaa diyorsun. Evete ebet diyorsun. Kapata patat. Kırmızıya dımdızı diyorsun. İngilizce beşe kadar sayabiliyorsun ama türkçe sayıları asla öğretemiyorum sana. 3 5 10 15 diyorsun. Baban aslında bildiğini ama ısrarcı davrandığım için bilmiyormuş gibi yaptığını söylüyor. Renkleri biliyorsun. Favori yiyeceklerin makarna, bulgur pilavı, patates kızartması, köfte ,ıspanak , pırasa.... Aslında yemediğin bir şey yok. Peynirden haz etmiyorsun ama yiyorsun. Bitki çayını izin versek üç dört bardak içersin.
Bana annecim diyorsun bazen de ececim. Her annecim dediğinde dünya pembeleşiyor. Her yerde rengarenk çiçekler beliriyor mis gibi kokan. İzin vermeyeceğini düşündüğün bir şeyi almak istediğinde ececim diyorsun.her ececim deyişinde gülüyorum ve dayanıp ne istersen veriyorum. Biraz çakalsınız sanırım genç adam :)
Tuvalet eğitimi babanın titizliği yüzünden sürekli yarım kalıyor. Artık vazgeçtim sen bezden vazgeçene kadar deneme yapmayacağım. Bezden kurtulduğun zaman kreşe gideceksin. Sokakta akranın birini gördüğünde arkadaş diye arkasından ağlıyorsun. Hem hayvanları hem doğayı hem insanları çok seviyorsun. Öyle şefkatli ve öyle hassassın ki büyüdüğünde kırılmandan incinmenden çok korkuyorum.
Şimdi karşımda mışıl mışıl uyuyorsun.
Yatağına yatıp anne bi geeeellll diye bağırıyorsun. Efendim annecim geldim dediğimde hah tamam şimdi git diyorsun. Bunu ileride kız arkadaşlarına göster de gülün diye yazıyorum :)) ve bunu okuyan hanım kızım oğlumu üzersen külahları değişiriz.. ;)
Sen de baba olduğunda anlayacaksın, (bu bir klişe bize de çok söylemişlerdi) evlat sahibi olmak onun sağlıklı olduğunu mutlu olduğunu bilmek dünyanın en güzel hissi. Hiçbir şeye değişmeyeceği tek bir gülücük için herşeyini verebilir bir anne ya da baba. Hep o yesin, o mutlu olsun ,o gülsün ... Böyle manyakça bir duygu durumu işte :)
Otobüslere ve trene binmeye bayılıyorsun. Çok dağınık yazıyorum farkındayım saat gecenin ikisi ve dün ve önceki gece uyumadık. Normal yani.
Hala aynı evdeyiz ayrancıda. Lojmana geçme işi var gündemde ,hayırlısıysa olsun inşallah.
Sen 27 aylıksın , ben 33 yaşındayım, baban 35. Henüz bir kardeşin yok. Lojmana geçemezsek de biraz zor olur sanırım. Bakacağız.
Şu an rüya görüyorsun. Anne bana ver, dedin :))
Parmak boyası yapıyoruz seninle. Sulu boya pastel boya oyun hamuru ile oynuyoruz. Montessori eğitiminine başladık evde yapabildiğimiz kadar. İlk başlarda hiç ilgini çekmiyordu sonradan oldukça ilgilenmeye başladın.
Ya canım oğlum gülyüzlüm güleçyüzlüm ... Seni çooookkk seviyorum.
Allah ömür versin herkesin evladıyla birlikte inşallah.