30 Nisan 2012 Pazartesi

29. haftaya 1 gün kala

Uzun zaman sonra ofisteyim.Toplantıya katıldım,arkadaşlarla sohbet ettik.Herkesle hasret giderdik ancak bir terslik var neden bilmiyorum kendimi buraya ait hissedemiyorum.Nasıl ve neden olduğunu anlayamadan kendimi sadece Rüzgar'a ve anneliğe kanalize etmiş olduğumu fark ettim.Bu oğlum için şimdilik iyi bir şey,onun bakımı esnasında da Rüzgar için avantaj, ancak ilerleyen aylarda para kazanmak için kendimi buraya ait hissetsem iyi olacak.Sanırım doğumdan sonraki bir kaç ayda evde olmaktan sıkılmış bir iki saatliğine de olsa kendini dışarı atmak isteyen bir yeni anne olarak işime dört elle sarılırım.

Neyse bunları düşünmek için şimdi çok erken.Hakkımızda hayırlısını diliyorum.Sonuçta bildiğim bir şey var.Ben bu işte gerçekten çok iyiyim.Senelerdir yapabildiysem,para kazanabildiysem,konsantre olabildiysem yine olabilirim,yine yapabilirim.Sadece zamanı gelmesini beklemem lazım.


Oğlum,canım,en değerlim....Sabah gözlerim yarı açık,uyanmaya çalışırken babana "Günaydın" diyorum.Sesimi duyuyorsun galiba hemen hareketleniyorsun.Sonra biraz daha uyuyoruz."Haydi kalkalım artık" diyorum yine sesime tepki veriyorsun.Mehmet'e ben konuşunca hareketleniyor diyorum, inanmıyor baban.Sonra sana sesleniyorum "Rüzgar uyandın mı anneciğim sen?Senin baban uykucu mu? Uyuşuk mu? Babası oğlun bile uyandı sen hala uyuyor musun? " filan diyorum.Hemen tekmelemeye başlıyorsun.Mehmet de şaşırıyor.Annenin kuzusu oğlum :) 

Görenler bugün yarın doğuracağımı sanıyorlar.Ama daha iki aydan fazla var.Geçenlerde 11 Temmuz'da doğum yaptığımı görmüştüm.Dün de 19 Haziran'da doğum yapıyordum.Git gide tarihi geriye çekiyorum,sana kavuşacağım günü sabırsızlıkla bekliyorum.Bu sabah apartmanda bir komşumla karşılaştık.Bugünlerinin tadını çıkar, biz hiç anlamadık hamileliğimizi,nasıl geçtik,nasıl doğum yaptık,bebeğin bizi duyduğunu bile bilmiyorduk diyor.Ben de tam aynısını yapıyorum aslında.Katıyorum seni önüme basıyorum Tunalı'ya.Kuğulu'da oturuyorum,suyun sesini dinliyorum,kitap okuyorum,Tunalı'da yürüyorum.Dondurma yiyorum.Oradan eve geliyorum,duş alıp sol tarafıma yatıyorum,uyuyorum.Balkondaki domateslerimiz uzamaya başladı.Salatalıklar pek büyümedi daha,biberler de büyüyor.

Nazar değecek diye ödüm koptuğundan bahsetmiyorum ama baban hakkında sana detaylı bir blog yazmayı düşünüyorum.Şu an uzun saçlı baban bugün ya da yarın saçlarını kestirecekmiş.Yaz geldi ya sıcak oluyor sanırım.Oysa seni uzun saçla karşılamayı planlıyorduk,ilk fotoğraflarımızda babanı öyle görmeni istiyorduk ama olsun ne fark eder.Baban her şeyden önce çok ama çok iyi bir insan.Çok romantik,çok ilgili,çok anlayışlı ya da çok şefkatli sayılmaz.Hatta yalana gerek yok bunların hiçbiri değil.Sadece gerçekten "iyi insan" diye bir şey var,büyüdüğünde anlayacaksın.Baban çok ama çok iyi bir insan.Bir kez olsun işten eve geç geldiği olmamıştır.Ben yanında olmadıkça dışarıda vakit geçirmez.Arkadaşlarıyla çıkmasını,gece bir kaç kadeh birşeyler içmesini ben söylesem de gitmez.Kırk yılda bir iş arkadaşları ile yemeklere çıkarlar.İçince keyifli gelir,masada dönen sohbeti tek tek anlatır,kahkahalarla güler.İri bir adam baban,iri adamlara kahkaha yakışır mı?Babana yakışıyor.Belki de benim kocam diye ben öyle zannediyorum.Tekrar bir şansım olsaydı,seçme hakkım olsaydı yine onu seçerdim.Maddi anlamda sıkıntılarımız olmuyor değil ancak geleceğe umutla bakıyorum.Bol para içinde yüzüp de aldatılsaydım ya da şiddet görseydim o paranın bir anlamı olmazdı.Yani böyle oğulcuğum,sen de umarım ileride evlendiğinde baban gibi bir adam olursun.Karısına,evine,çocuğuna,ekmeğine bağlı bir koca olursun.Tüm bunları söylemek için çok erken biliyorum ama hayat bu,olur ya göremem evlendiğini diye şimdiden yazıyorum.

Neyse duygusala bağladım ben yine.Şu an ayakların sağ kaburgamı tekmeliyor :)) Kurban olduğummmmmm,canım oğlum,emanetim,armağanım,canımın canı,Allah'ım hayırla,sağlıkla seni bize bağışlasın inşallah ( Amin)

26 Nisan 2012 Perşembe

28+1 gebelik haftası ve içinde bulunduğum dünya :))

Oğluşun yüzünü gözünü ağzını burnunu gösteriyor video.28 haftalık olduk Allah'ıma bin şükür.Karnımı sarsacak sert tekmeler,zaman zaman karnıma elime koyduğumda avuç içime değen minik ayaklar olduğunu tahmin ettiğim sertlikler var.Galiba her kadın kendi hamileliğinin tadını kendi çıkarıyor.Saçma bir cümle oldu farkındayım :) Kedim pamuk hamileyken ben 10 ya da 12 yaşlarındaydım.Onun karnında bebekleri oynadıkça çok heyecanlanır,elimi karnına koyar ve bunun gerçek bir mucize olduğunu düşünürdüm.Sonra yengem hamile kaldı,onun da karnının içinde bebeği vardı,orada büyüyordu,hareket ediyordu.Tek kelime ile mucizeydi.Şimdi ben de karnımda kanımla bir insan besliyorum,büyütüyorum,orada canlı olan bir insan var,bu mucize değil de nedir?Bir yumurtanın içinde büyümüyoruz kabuğunu kırıp çıkacağımız..Neyse işte belki ben fazlasıyla abartıyorumdur.Ama bunun hormonlardan olmadığını biliyorum çünkü hamile değilken de hamile kadınlar bana mucize yapıcılar gibi gelirdi.Bebeğin tekmeler atması,karnımın içinde kayarak yer değiştirmesi vs. bunlar Mehmet için çok da önemli şeyler değil.Ya da en azından artık değil,alıştı çünkü.Oysa tekmelerin şiddeti,şekli,tavrı değişiyor ama bunu sadece çok yakından takip eden ben biliyorum.Neyse bu da kendime özel olsun.Oğlumla aramızda kalsın.Bu gece yine doğum yaptığımı gördüm.Normal doğum yapıyordum ve her şey öyle çabuk olup bitiyordu ki çok şaşırıyordum.Normal doğum yapabilmeyi her şeyden çok istiyorum.O sancıları çeke çeke,acının tadına vara vara,hani derler ya "bir avazda" doğurayım istiyorum oğlumu.Hiç korkmuyorum.Henüz doğum meselesini doktorumla konuşamadım.Hoş aslında konuşulacak bir şey de yok çünkü doğuma onunla giremeyeceğimi biliyorum.Mesa,Güven ve Bayındır'da doğum yaptırıyormuş.Ve fakat özel hastanede doğum ücretini karşılayabilecek durumda değiliz.Bir ihtimal Bayındır olabilir çünkü kayın pederim iş bankası emeklisi orada tenzilat filan yaparlarsa.(İlk doğumumu bu şekilde yapmıştım) belki bayındır olur.Ama zannetmiyorum.Hacettepe'nin doğum servisi tadilatta ve benim doğum yapacağım dönemde de tadilat bitmeyecek gibi.Orada doğum yaparsam nasıl olacağı konusunda hiç bir fikrim yok.Bana nasıl davranacaklar,bir an önce bitsin diye beni korkutup sezaryen mi önerecekler filan..Soru işaretleri çok.Doktorum orada olsaydı hiç korkmazdım.Bu arada doktorumun adı Özgür Deren.Ben kendisini yine böyle bir blog sayfasında öve öve anlatan bir hastası sayesinde buldum.O yüzden ismine sıkça yer vermek istiyorum ki benim gibi doktor araştıranlar Özgür Hoca ile karşılaşabilsinler.Sahte ve yalaka gülücükler saçan,samimiyetsiz bir doktor değil.Gayet mağrur,gereksiz sohbet ortamı oluşturmayan,biraz akıllıysanız size "işimi düzgün yapıyorum,gereksiz teferruatlarla uğraşmayın,uğraştırmayın,ne diyorsak o" mesajı veriyor.Dinlerken göz teması kuruyor.Ben sormadan "vajinal akıntı,sabah bulantıları,kasıklarda ağrı,baş dönmesi,yorgunluk,uyku hali normal" dedi ilk haftalarda.Bu benim de işimde sıkça uyguladığım bir taktiktir.Hoşuma gitti yani.Belki doktorlar da hastaya göre muamele ediyorlardır bilemiyorum.Bir doktor arkadaşım "hastaya sorduğumuz soruların cevabını almak bizim için yeterlidir,hasta bunun dışında bir şeyler anlatıyorsa onu pek dinlemeyiz,kendi sorularımızı sormaya devam ederiz" demişti.Yani sanırım şöyle bir şey var."Baş ağrısı var mı ,gözde ışık çakması var mı ,kulak çınlaması var mı,bel ağrısı var mı?" filan soruldu.Bunların hepsi varsa bir hastalığın semptomları olabilir diye düşünüp o yönde tetkikler isteyecek doktor efendi.Bu arada hasta "Belim ağrımıyor da sol dizim çok yürüyünce ağrıyor böyle içinden kıtır kıtır sesler geliyor" filan dediği ile ilgilenmiyor doktor.(Tıp mı okusaydım acaba lan :))) Sonra doktor hastanın dizi ile ilgilenmez çünkü asıl mesele beyinde düşünüyordur.Hasta daha kapıdan çıkar çıkmaz  "ilgilenmiyor ki anacığım,dinlemiyorlar bile,dizim ağrıyor diyorum adamın umurunda değil,bunlar nasıl doktor bıdıbıdıbıdıbıdıbıdıb...." diye söylenmeye başlar.:)) Her iş zor iş de doktorluk da daha bir zor.

Bu arada işten bahsetmişken,ben artık işe gitmiyorum.Pazartesileri toplantıdan toplantıya hepsi bu.Karnımı gören satıcılar sanırım artık çalışamayacağımı evleri ile yeteri kadar ilgilenemeyeceğimi düşünüp evlerini vermekten vazgeçiyorlar.Doğumdan sonra yeniden sahalara dönüp,fırtına gibi esmem lazım.Durum böyle olunca kendime güvenimi de yitirmeye başladım.Kendimi işe yaramaz biri gibi hissediyorum.Neyse ki doğumla ve bebekle ilgili her şey yolunda giderse doğum sonrası bir kaç ay sonra işimi de özlemiş olarak dönüş yaparım.

Oğluma gelince,ellerini,ayaklarını,ağzını,burnunu,memişlerini,göbeğini,her yerlerini sevmek istiyorum.Hava da sıcak olacak doğduğunda inşallah,masaj yapmak istiyorum.Yatakta saatlerce gülüşe gülüşe sevişmek istiyorum oğlumla.Umarım sağlıklı ve keyifli bir bebek olur.

Geçenlerde Emel'le konuştuk.Ona kaygılarımdan bahsetttim.O da yakın zamanda doğum yapmış bir anne olarak kaygıların normal olduğunu bebek doğunca geçeceğini söyledi.Çok konuşanların olacağını,her kafadan bir ses çıkabileceğini,kimseyi kırmadan herkese tamam,öyle yaparım deyip,yine kendi bildiğini yap diyor.O bu zor dönemi gerçekten kimseyi kırmadan,incitmeden atlatabildi.Umarım ben de bu sinir haliyle kimseyi ve tabi kendimi de üzmeden lohusalık dönemini atlatabilirim.Ayrıca bebek alışverişi yapmak için de Emel'e ihtiyacım olacak.Daha çok ne giyiliyor,ne giyilmiyor.Ne marka şampuan krem kullanmak lazım filan.Gereksiz masraf yapıp kullanmayacağımız şeyler almak istemiyorum.

Bu sefer oldukça uzun yazdım sanırım
Son bir haber daha vereyim.Balkonumuza domates,salatalık,biber ektik.Kocaman kocaman saksılara.İki tane de önümüzdeki hafta ekeceğiz.Tere roka ,maydanoz, dere otu ,soğan filan... :)) Küçük bir bahçe yaptık.Annem balkon için bir masa aldı bana.Yazın çok bunaldığında çıkar oturursun diyor.Haziran ve temmuzda sıcak basmaları yaşayabilirim sanırım.Şimdi annem aradı 20 dk konuştuk.Doğum konusunda başıma neler geleceğini çok merak ettiğimden bahsettim.Pek kolay kolay kimse rahatlatamıyor beni bu konuda.Eğer Hacettepe'de tadilat olmasaydı ve Özgür Deren bir şekilde olaya müdahale edebiliyor konumda olsaydı dert etmeyecektim ama hem tadilat hem yabancı bir doktor biraz korkutuyor.Neyse hayırlısı olsun.

Haydi oğlum,inşallah sağlıkla doğmuş,bunları okuyorsundur şu an.Seni çok seviyorum.Kim bilir şu an kaç yaşındasın? :))

Sana bir şarkı armağan edeyim dur bakalım,düşünüyorum...Yalın - ki sen...İntrosunu çok sevdiğim bir parça.Ben şimdi link koyacağım ama belki yıllar sonra silinir,sen arar bulursun.Umarım o şarkıyı şu an seninle birlikte dinliyorumdur.Canım oğlum...




19 Nisan 2012 Perşembe

27+1 olduk Çok şükür

Geçenlerde Mehmet'le konuştuk da ilk evlendiğimiz yıl acaba bir laptop alabilir miyiz diye konuşmuştuk.Salonun ortasında duran kocaman bir bilgisayarımız vardı.Ve laptop almak sadece bir hayaldi.İki yıl sonra en iyisinden bir laptop almıştık.Ben buhar hazneli ütümüz olmasını çok istiyor ama buna ekstra bir bütçe ayıramayacağımızı düşünüyordum.Doğum günü hediyem olarak aldı geldi bir akşam Mehmet.Tam dört sene 37 ekran minnacık bir televizyonla idare ettik.O dört sene boyunca da büyükçe bir led tvnin hayalini kurduk.Şimdi taksiti haziranda bitecek olan 3 boyutlu kocaman bir led tv miz var.Çok şükür ve maşallah diyeyim önce,sonra bunları neden yazdığımı açıklayayım.İnsanın istekleri,evin eksikleri bitmiyor.Öncelikle kendi evimiz olsun istiyoruz.İyi kötü bir arabamız,doğacak bebeğimizin her ihtiyacını sıkıntı yaşamadan karşılayacak kadar paramız olsun.Bundan 5 yıl önce böyle bir televizyonumuz olacağını söyleseydi birileri,inanmazdım.Çok basit şeylerden bahsettiğimin farkındayım ama bunlar şu an tam olarak düşündüklerim.Yani ev almak ya da bir araba ,çok uzak gibi görünüyor olabilir ama imkansız değil.

Telefon geldi ve dikkatim dağıldı.

Oğlum,canımın canı,karnımda dönüp duruyorsun.Geçenlerde dirseğin olduğunu tahmin ettiğim bir çıkıntı oluştu karnımda.Şöyle parmağımla hafifçe dokundum,kaydıraktan kayar gibi kaydın gittin.Babacığın bazen nasıl bir his olduğunu soruyor,içinde bir canlı büyütmek...Onun orada canlı olduğunu,hareket ettiğini bilmek.Annelik hissi hamile kadının karnında bebeğinin hareket ettiğini hissettiği anda başlıyor.Ve öyle güzel ki...

Babacığın karnımın fotoğrafını çekti.Sana mail atacağım oradan bakarsın büyüdüğünde,maşallah nasıl kocaman bir şey olduğunu görürsün.

Oğlum ,bebeğim,canım,emanetim sağlıkla,hayırla gel kollarımıza inşallah

8 Nisan 2012 Pazar

kıpırdasana oğluma

tüm bu pastaları,çikolataları,bol kalorili gıdaları canım istiyor diye yediğimi düşünenler olabilir.Ancak durum dışarıdan göründüğü gibi değil.Korkularım bir türlü geçmiyor.Hala bebeğimi kaybetmekten deli gibi korkuyorum.Biraz hareket etmedi mi panikleyip ,çikolataya sarılıyorum.Nitekim şu an da koca bir dilim yaş pasta indirdim mideye.& nisan doğum günümdü.Şeker yükleme yapıldı o gün.Neredeyse bayılıyordum,neden öyle oldugumu bilmiyorum.Şimdi yediğim pastanın etkisi ile hareketlenmesini bekliyorum ama tek bir tık bile yok.Çok moral bozucu,çok korkutucu.biraz uzanıp bekleyeceğim sonra yine yazarım

1 Nisan 2012 Pazar

2 gün sonra kontrol var

Yine deli gibi korkuyorum.Salı günü kontrolümüz var.Tekmeler oldukça sert ve sık geliyor artık.Oğlum karnımda ve sağlıklı olduğunu belli edecek sinyaller vermekten çekinmiyor ancak yine de bunların problem yok demek olmadığını önceki tecrübemden dolayı biliyorum.Ve bu yaşadığımı mutlu ve huzurlu yaşama lüksümü kısıtlıyor.Yine de mutluyum.Huzurluyum çok şükür.Yeniden işe asılmaya başladım,yolunda gidiyor sayılır.Evde bir düzen tutturmayı da başardım.Bu ay memoşla bir deneme yapmaya karar verdik.İş yerinden verdikleri yemek kartı ile evin mutfak alış verişini yapacağım haftalık olarak.Ve o öğle yemeklerini evden götürecek.Böylece hem o sağlıklı beslenmiş olacak hem de mutfak masrafından kar etmiş olacağız.Bir aylığına denemeye değer bence.Tabi ben biraz fazla yorulacağım çünkü canım istemediği günlerde yemek yapmadığım oluyor.Şimdi memoş için mecbur her gün yemek yapmak zorunda kalacağım.Neyse bir deneyelim bakalım.

Sabah nevreimlerimizi değiştirdim.Çıkardıklarımı yıkadım astım,siyahları yıkadım astım.Evde deterjan kokusunu zararlı olduğunu bildiğim halde çok seviyorum.(Şeffaf Oda'da Sıla var,kız tam bir kelime kaşarı,böyle sözleri buluyor olabilmesi şahane)

Biraz dışarı çıkıp dolaşayım.Bu arada kuyruk sokumum çok oturmaktan ağrıyor olabilir.Ve yerden bir şey alırken ya da kaldırırken belden eğilmiyorum artık dizlerimi bükerek oturarak alıyorum.Biraz daha rahatladım ama tamamen geçti diyemem.

Teyzemin kızı ve bir arkadaşım seni rüyasında görmüşler.Biri sarışın mavi gözlü bembeyaz tokmak gibi bir bebekti diyor.Diğeri simsiyah upuzun saçları vardı diyor. :)) Çok merak ediyorum seni.Nasıl doğum yapacağımı da çok merak ediyorum.Dileğim çatır çatır avaz avaz kan revan içinde normal doğurmak seni.Ancak zaten riskli bir durumumuz söz konusu,doktor ne önerir bilemiyorum.Normal doğum yapacağım diye inat ederek son dakika sana zarar verecek bir şey yapmak istemem.

Daha şimdiden alışveriş merkezine gittiğimde direkt bebek katına geçiyorum.Eskiden hep kendim için bir şeyler bakardım,şimdi Rüzgar'a şunu da alırım,bunu da alırım filan diyerek geziniyorum.Allah tüm annelere babalara çocuklarının ihtiyaçlarını alabilecek maddi imkan versin.Çocuğu için çok şey yapmak isteyip de imkanı olmadığından kendini kısıtlamak zorunda kalan anne ,babalara bol rızık versin.

Hadi ben dışarı çıkıyorum.Öperim :)