Oğluşun yüzünü gözünü ağzını burnunu gösteriyor video.28 haftalık olduk Allah'ıma bin şükür.Karnımı sarsacak sert tekmeler,zaman zaman karnıma elime koyduğumda avuç içime değen minik ayaklar olduğunu tahmin ettiğim sertlikler var.Galiba her kadın kendi hamileliğinin tadını kendi çıkarıyor.Saçma bir cümle oldu farkındayım :) Kedim pamuk hamileyken ben 10 ya da 12 yaşlarındaydım.Onun karnında bebekleri oynadıkça çok heyecanlanır,elimi karnına koyar ve bunun gerçek bir mucize olduğunu düşünürdüm.Sonra yengem hamile kaldı,onun da karnının içinde bebeği vardı,orada büyüyordu,hareket ediyordu.Tek kelime ile mucizeydi.Şimdi ben de karnımda kanımla bir insan besliyorum,büyütüyorum,orada canlı olan bir insan var,bu mucize değil de nedir?Bir yumurtanın içinde büyümüyoruz kabuğunu kırıp çıkacağımız..Neyse işte belki ben fazlasıyla abartıyorumdur.Ama bunun hormonlardan olmadığını biliyorum çünkü hamile değilken de hamile kadınlar bana mucize yapıcılar gibi gelirdi.Bebeğin tekmeler atması,karnımın içinde kayarak yer değiştirmesi vs. bunlar Mehmet için çok da önemli şeyler değil.Ya da en azından artık değil,alıştı çünkü.Oysa tekmelerin şiddeti,şekli,tavrı değişiyor ama bunu sadece çok yakından takip eden ben biliyorum.Neyse bu da kendime özel olsun.Oğlumla aramızda kalsın.Bu gece yine doğum yaptığımı gördüm.Normal doğum yapıyordum ve her şey öyle çabuk olup bitiyordu ki çok şaşırıyordum.Normal doğum yapabilmeyi her şeyden çok istiyorum.O sancıları çeke çeke,acının tadına vara vara,hani derler ya "bir avazda" doğurayım istiyorum oğlumu.Hiç korkmuyorum.Henüz doğum meselesini doktorumla konuşamadım.Hoş aslında konuşulacak bir şey de yok çünkü doğuma onunla giremeyeceğimi biliyorum.Mesa,Güven ve Bayındır'da doğum yaptırıyormuş.Ve fakat özel hastanede doğum ücretini karşılayabilecek durumda değiliz.Bir ihtimal Bayındır olabilir çünkü kayın pederim iş bankası emeklisi orada tenzilat filan yaparlarsa.(İlk doğumumu bu şekilde yapmıştım) belki bayındır olur.Ama zannetmiyorum.Hacettepe'nin doğum servisi tadilatta ve benim doğum yapacağım dönemde de tadilat bitmeyecek gibi.Orada doğum yaparsam nasıl olacağı konusunda hiç bir fikrim yok.Bana nasıl davranacaklar,bir an önce bitsin diye beni korkutup sezaryen mi önerecekler filan..Soru işaretleri çok.Doktorum orada olsaydı hiç korkmazdım.Bu arada doktorumun adı Özgür Deren.Ben kendisini yine böyle bir blog sayfasında öve öve anlatan bir hastası sayesinde buldum.O yüzden ismine sıkça yer vermek istiyorum ki benim gibi doktor araştıranlar Özgür Hoca ile karşılaşabilsinler.Sahte ve yalaka gülücükler saçan,samimiyetsiz bir doktor değil.Gayet mağrur,gereksiz sohbet ortamı oluşturmayan,biraz akıllıysanız size "işimi düzgün yapıyorum,gereksiz teferruatlarla uğraşmayın,uğraştırmayın,ne diyorsak o" mesajı veriyor.Dinlerken göz teması kuruyor.Ben sormadan "vajinal akıntı,sabah bulantıları,kasıklarda ağrı,baş dönmesi,yorgunluk,uyku hali normal" dedi ilk haftalarda.Bu benim de işimde sıkça uyguladığım bir taktiktir.Hoşuma gitti yani.Belki doktorlar da hastaya göre muamele ediyorlardır bilemiyorum.Bir doktor arkadaşım "hastaya sorduğumuz soruların cevabını almak bizim için yeterlidir,hasta bunun dışında bir şeyler anlatıyorsa onu pek dinlemeyiz,kendi sorularımızı sormaya devam ederiz" demişti.Yani sanırım şöyle bir şey var."Baş ağrısı var mı ,gözde ışık çakması var mı ,kulak çınlaması var mı,bel ağrısı var mı?" filan soruldu.Bunların hepsi varsa bir hastalığın semptomları olabilir diye düşünüp o yönde tetkikler isteyecek doktor efendi.Bu arada hasta "Belim ağrımıyor da sol dizim çok yürüyünce ağrıyor böyle içinden kıtır kıtır sesler geliyor" filan dediği ile ilgilenmiyor doktor.(Tıp mı okusaydım acaba lan :))) Sonra doktor hastanın dizi ile ilgilenmez çünkü asıl mesele beyinde düşünüyordur.Hasta daha kapıdan çıkar çıkmaz "ilgilenmiyor ki anacığım,dinlemiyorlar bile,dizim ağrıyor diyorum adamın umurunda değil,bunlar nasıl doktor bıdıbıdıbıdıbıdıbıdıb...." diye söylenmeye başlar.:)) Her iş zor iş de doktorluk da daha bir zor.
Bu arada işten bahsetmişken,ben artık işe gitmiyorum.Pazartesileri toplantıdan toplantıya hepsi bu.Karnımı gören satıcılar sanırım artık çalışamayacağımı evleri ile yeteri kadar ilgilenemeyeceğimi düşünüp evlerini vermekten vazgeçiyorlar.Doğumdan sonra yeniden sahalara dönüp,fırtına gibi esmem lazım.Durum böyle olunca kendime güvenimi de yitirmeye başladım.Kendimi işe yaramaz biri gibi hissediyorum.Neyse ki doğumla ve bebekle ilgili her şey yolunda giderse doğum sonrası bir kaç ay sonra işimi de özlemiş olarak dönüş yaparım.
Oğluma gelince,ellerini,ayaklarını,ağzını,burnunu,memişlerini,göbeğini,her yerlerini sevmek istiyorum.Hava da sıcak olacak doğduğunda inşallah,masaj yapmak istiyorum.Yatakta saatlerce gülüşe gülüşe sevişmek istiyorum oğlumla.Umarım sağlıklı ve keyifli bir bebek olur.
Geçenlerde Emel'le konuştuk.Ona kaygılarımdan bahsetttim.O da yakın zamanda doğum yapmış bir anne olarak kaygıların normal olduğunu bebek doğunca geçeceğini söyledi.Çok konuşanların olacağını,her kafadan bir ses çıkabileceğini,kimseyi kırmadan herkese tamam,öyle yaparım deyip,yine kendi bildiğini yap diyor.O bu zor dönemi gerçekten kimseyi kırmadan,incitmeden atlatabildi.Umarım ben de bu sinir haliyle kimseyi ve tabi kendimi de üzmeden lohusalık dönemini atlatabilirim.Ayrıca bebek alışverişi yapmak için de Emel'e ihtiyacım olacak.Daha çok ne giyiliyor,ne giyilmiyor.Ne marka şampuan krem kullanmak lazım filan.Gereksiz masraf yapıp kullanmayacağımız şeyler almak istemiyorum.
Bu sefer oldukça uzun yazdım sanırım
Son bir haber daha vereyim.Balkonumuza domates,salatalık,biber ektik.Kocaman kocaman saksılara.İki tane de önümüzdeki hafta ekeceğiz.Tere roka ,maydanoz, dere otu ,soğan filan... :)) Küçük bir bahçe yaptık.Annem balkon için bir masa aldı bana.Yazın çok bunaldığında çıkar oturursun diyor.Haziran ve temmuzda sıcak basmaları yaşayabilirim sanırım.Şimdi annem aradı 20 dk konuştuk.Doğum konusunda başıma neler geleceğini çok merak ettiğimden bahsettim.Pek kolay kolay kimse rahatlatamıyor beni bu konuda.Eğer Hacettepe'de tadilat olmasaydı ve Özgür Deren bir şekilde olaya müdahale edebiliyor konumda olsaydı dert etmeyecektim ama hem tadilat hem yabancı bir doktor biraz korkutuyor.Neyse hayırlısı olsun.
Haydi oğlum,inşallah sağlıkla doğmuş,bunları okuyorsundur şu an.Seni çok seviyorum.Kim bilir şu an kaç yaşındasın? :))
Sana bir şarkı armağan edeyim dur bakalım,düşünüyorum...Yalın - ki sen...İntrosunu çok sevdiğim bir parça.Ben şimdi link koyacağım ama belki yıllar sonra silinir,sen arar bulursun.Umarım o şarkıyı şu an seninle birlikte dinliyorumdur.Canım oğlum...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder