26 Aralık 2012 Çarşamba

Rüzgar 6 aylık oldu

 Günlerdir iş güç yapmaktan blog okumaya bile fırsatım kalmadı.Ama evim de mis gibi oldu çok şükür. Bu video Rüzgar Beyefendi'nin uyumaya çalışırken annesini nasıl parçaladığını gösteriyor :))

Bu arada oğlum tam altı aylık oldu. Dün aşılarını da vurdurduk. Yazık çok ama çok ağladı. Bir de Mehmet ben bakamam demez mi her zamanki gibi ben tuttum kollarını o bağırdı benim içim parçalandı. Halbuki gitmeden önce güzelce anlatmıştım. Sağlıklı olmak için bu mikropları bünyeye almalı ve vücudun bunlarla savaşmasına izin vermelisin diye. Bunu yaparken de biraz Can'ın yanabilir ama senin iyiliğin için tüm bunlar demiştim. Ay ne yapsın çocuk gülecek değil ya tam üç tane hem de :(

Neyse çok şükür fazla ateşlenmeden bunları atlattık.

RÜZGAR NELER YAPABİLİYOR?

* Elleri ile ayaklarını tutuyor, henüz ağzına götürmüyor.

* Sağa ve sola dönebiliyor, yan yatıyorken sırt üstüne dönebiliyor ama yüz üstü yatarken dönemiyor

* Neredeyse bizim yediğimiz her şeyi yiyor, kahvaltı yapıyor

* Gece 12 de yatıyor, sabah 7 buçukta süt içiyor saat 10 a kadar tekrar uyuyor.

* İsmini biliyor, beni babasını tanıyor , babası işten gelince seviniyor, onu kucağına alması için ellerini açıyor.

* İlk kez gördüğü insanlar tarafından kucağa alınmaktan hoşlanmıyor. Ağlıyor.

* Eline geçen herşeyi ağzına götürüyor hala dişleri çıkmadı ama sanırım çok kaşınıyor

* Sallanmadan yüzümde gözüyle oynayarak uyuyor. Hala bizim odamızda yatıyor Ocak ayında sünnet olacak inşallah sünnetten sonra odasına alıştırmayı düşünüyorum.

Bunların dışında pek kayda değer bir şey olmadı son yazımdan bu yana.

Herkese sevgiler , öpücükler :)


22 Aralık 2012 Cumartesi

Ben de Mimlendim,Acaba Kimi Mimledim :)))

Yiğit Sefa'nın güzel annesi tarafından mimlenmiş bulunmaktayım.İlk defa bu tür bir organizasyonun parçası oluyorum.Mutlu oldum.Ortaokul yıllarındaki anket defterlerini dolduracakmışım gibi bir sevinç doldu içime,ohhh ne iyi geldi.İşte ilgili post da burada http://melegimyigidim.blogspot.com/2012/12/mimlendim.html   :))) Teşekkür ederimmm :))) 


1. Mantığın mı yoksa duyguların mı ön plandadır?

Hayatımın hiç bir döneminde mantığı ile hareket edebilen bir insan olamadım.Mantığıyla hareket edebilenleri de genelde çok hesaplı,oyuncu,fazlaca politik bulmuşumdur.Ben de bu sıfatlardan bir iki tanesini edinebilmeyi isterdim açıkçası.İnsanın kendini erdemli gösterebilmek için "keşke ben de yalan söyleyebilseydim" filan gibi cümleler kurması ile karıştırılmaz umarım bu söylediklerim.Bunu çok küçükken sanırım bir filmde duymuştum; Kalbinle değil beyninle karar ver,mutlaka kalbinden daha akıllıdır :)) Yapabilene bravo ;)

2.İnsanlar niye mutlu değiller?Niye gözlerinin önündeki mutlulukları görmüyor ve şükretmesini bilmiyorlar?

Benim de sıkça düşündüğüm konulardan biri...Bu beni 90 lı yıllara götürüyor.En çok da radyodan istediğim şarkı çıksın diye beklemeyi,çalınca mutlu olmayı,harçlıklarımızdan biriktirip kaset almayı,sinemaya gitmeyi,arkadaşlarımızın annesi izin versin de dışarıda saklambaç filan oynayalımı. Şimdi bir şarkı dinlemek istediğimizde internetten açıp dinliyoruz,albüm almak diye bir şey kalmadı,Sokaklarda çocuk yok,okul olmasa arkadaşları da olmayacak gariplerimin. Çok karıştırdım sanırım.Çaba olmadığında elde edilen şeyler mutluluk vermiyor insana.İmkanlarımız çoğaldı belki ondan mutsuzuzdur. Bununla beraber evvela sağlıklı olduğumuza,mutlu yuvamıza,evladımıza şükredelim dersek onların da kıymetini hep kaybetme korkusu çıkagelince anlıyoruz.

3.Çok para harcayıp keşke almasaydım ya da harcamasaydım dediğin bir şey var mı?

Eşimin mantığı "bir kez al iyisini al - indirimden- uzun süre giy"dir. Bense bir tane pahalı gömlek alacağıma 3 tane ucuz almayı tercih ederim.(Artık hangisi mantıklı bilemiyorum.) Pek pahalı şeylere para harcamam ama Rüzgar'a hem içinde bulunduğu ay giyebileceği bedende kıyafetler aldığım için şimdi pişmanım.Her birini ancak bir bilemedin iki ay giydi ve küçüldü.Bundan sonra bir kaç büyük beden kıyafet alacağım. :) 

4.Haklı olduğun bir konuda hakkını savunur musun yoksa susmak adalet mi dersin?

O konuda tartıştığım kişiye göre değişir ne yapacağım.Eğer iş yerinde benden üst biriyle tartıştığım biraz alttan alabilirim.Biri bir konuda haklı ise eninde sonunda haklı olduğu ortaya çıkar çünkü.Ama tartıştığım kişi eşim ya da bir arkadaşımsa mutlaka sonuna kadar haklı olduğum konusunda direnirim.Hatta bazen öyle direnirim ki haklı olmadığımda bile susayım diye "Haklısın tamam" der eşim :))))

5.Tok gözlü müsün yoksa herşeyim olsun diyenlerden misin?

Yani bir ev bir araba belki bir yazlık ve eşimle benim emekli maaşım,bunların yanında Rüzgar'ın eğitim masraflarını karşılayabilmek için bankada bir miktar birikmişim olsun istiyorum.Burada aç ya da tok gözlülük sanırım istenen evin yeri,genişliği,arabanın yılı,markası,yazlığın yeri filan kıstaslarla anlaşılabilir.Ev 2+1 olsa yeter,araba "ayağımızı yerden kessin",yazlık egede yürüyerek denize gidilebilir cinsten olsun.Biraz politik bir cevap oldu sanki ortaya karışık :))

Valla çok zevkliymiş ben de birilerini mimleyeyim bakalım hımmm kim olabilir ?????

Seni seçtim pikaçuuuuu  http://coko-prens.blogspot.com/

ve seniiii   http://incicicegim.blogspot.com

Umarım doğru yapmışımdır,
Çau kızlarrr :)

19 Aralık 2012 Çarşamba

Sallama olayımız bittiiii

Yaşasınnnnnn!!!!!

Çok önemli bir şey değil belki ama artık Rüzgar'ı ayağımda sallamıyorum. Geçenlerde eğer beceremezsem kendime dert etmeyeceğime söz vererek Rüzgar'ı karyolasında uyutmayı denedim. Ben de yanına uzandım 1.55 cm olmanın avantajı ile rahatlıkla sığabildim kaybolmasına. :)  Sonra zannettim ki saatler burada yatacağız o ağlayacak ben de biraz mücadele edip sonra kaldırıp ayağımda sallayacağım. Fakat hiç de sandığım gibi olmadı.Oğlum biraz yanağını sıkt biraz saçlarımı çekti.Birazcık ağladı ama sonunda uyudu...:)) Yine zannettim ki bu seferi tatlı bir tesadüftü bir daha böyle uyumaz. Yok vallahi yanılmıştım.Rüzgar yatağına yatıyor, korkulukların arasından elini tutuyorum,bazen yanına da yatıyorum ve uyuyor. Şimdiki planım ileride elini tutmak yerine yanında olduğumu bilsin diye uyuyana dek ninni söyleyerek uyutmak.

Dedim ya belki çok önemli bir şey değil ama yine de kendimle gurur duyuyorum.Kitabımı yazma işine gelince hala bir tek satır bile yazmadım. Kavak yellerini izliyorum.Kendimi genç, mutlu, enerjik hissetmemi sağlıyor. tüm arkadaşlarım ergen misin sen diye dalga geçse de mutlu oluyorum izlerken ne yapayım.:)))Al işte şimdi de Aşk-ı Memnu başladı onu da izleyeceğim:)))

Hazır Rüzgar uyurken bir yandan da ütü yapayım bari haydi görüşürüz kızları


16 Aralık 2012 Pazar

Çok mutluyum yaaaa

6ay gecikmeli olarak doğum hediyemi aldı eşim sonunda.hem işim için çok iyi olacak hem de rüzgar biraz büyüdükte oyun müzik İngilizce eğitimi için filan kullanabileceğimi düşündüğüm ipad i sonunda aldı:))tabi henüz tam olarak kullanmayı öğrenmedim.Daha doğrusu alışamadım diyelim.Hele ki blogger a böyle yazmak zor oluyor sanki. Klavye ile şöyle şakır şukur yazmak sanki daha zevkli gibi.

Belki buna heves edip de yazmaya işlendiğim kitabımı da yazarım.Aslında hazır evdeyken işe başlamadan şu kitabı yazsam belli mi olur belki de bestseller filan olur.Böyle d&r larda filan en çok satanlarda görürüm kitabımı.

Ay dur heves geldi.biraz karalayın bir şeyler :))

Öpücükler

14 Aralık 2012 Cuma

Kafalar Karışıyor Bir Zaman Sonra

Yazacak öyle çok şey var ki,keşke kafamı toparlayabilsem.Annelik gerçekten çok zormuş.Çok fedakarlık istiyormuş.Şaşırdığım bir şey var.Ben ve çevremdeki anneler,yorgunluktan,uykusuzluktan yakınıyorlar.Tabi bu yakınma bebeklerinin bir gülüşü ile sevince dönüşüyor ama kimse yorgunluğunu saklamıyorken bir kez bile ne annemden ne teyzelerimden ne kayınvalidemden zamanında benzeri bir yorgunluk yaşadıklarını,çok zor günler geceler geçirdiklerini duymadım.Üstelik bizdeki imkanların yarısı bile onların zamanında yoktu.Yani bebek bakmak gerçekten zordu.Buradan iki çıkarımım var; ya onlar bizim kadar özverili değildi.Aman ağlamasın,aman hasta olmasın,aman psikolojisi bozulmasın filan gibi şeyleri dert etmiyorlardı.(ki bunun eski ya da yeni zamanla ilintili bir şey olduğunu düşünmüyorum,her anne bebeğine özverilidir) Ya da yorgunluklarını unutmuşlar.Hamileyken anneme sorardım "Ben ne zaman tekme atmaya başladım,ben de böyle sert sert vuruyor muydum,yemek yediğinde hareketlenir miydim" filan diye."Amaannn ben onu mu düşünüyordum,işe git eve gel,kocayla uğraş,hatırlamıyorum ki kızım" diyordu annem.Şimdi düşünüyorum da Rüzgar bana sorsa karnımdayken neler yaptığını bir nefeste anlatırım her halde.Umarım bunu yıllar sonra okuduğumda şimdi yazmış olduğum şeye bakıp da kendimle dalga geçmem :)

Oğlum uyuyor,uyanmaya çalışıyor.Uykusunda kahkaha atıyor.Bize şimdiye kadar iki üç kez kahkaha atan oğlum uykusunda bol bol kahkaha atıyor.:))

Arkadaşımın ikiz bebekleri oldu bu ayın onunda.Kız sarılık olmuş,hastanedeymiş şimdi.İki kez aşılama ile gebe kalmış ikisi de 5 aylık ölü doğumla sonuçlanmıştı.Sonunda bebekleri oldu çok şükür.Süt sağma makinemi istedi o kadar minikler ki ememiyorlarmış.Göğüsleri şişmiş ağrıyormuş :( Şimdi o günler aklıma geliyor da Rüzgar'ın ilk günleri ne kadar zor,ne kadar uykusuz günler geçirdim her anne gibi.Şükür ki artık geceleri uyanmıyor.Sabaha kadar deliksiz uyuyor maşallah kuzuma.

Geçenlerde annemden bahsetmiştim Tüzkan Şoray'a olan hayranlığından.İşte bu da kendilerinin fotoğrafı :))

Öpücükler herkese :)

13 Aralık 2012 Perşembe

Bİr Sinir Hali :/

Ben kürt değilim.Alevi de değilim.Bu tür şeylerin rahatça konuşulamıyor oluşuna şaşıyorum.Dün Kayıp Şehir isimli dizide Ahmet Kaya çaldılar.Yalan da Olsa...Çok da yakışmıştı.Suskunlar'da da ara sıra Ahmet Kaya parçalarına yer verdiler.Çok da hoş oldu.Şu an Türkiye Cumhuriyeti Devletinin ilk televizyon kanalı kürtçe bir kanal açtı.Açsın.O konuyu tartışmayacağım.

Ben siyasetin "S" sini bilmem.Ama bu ülkede laz,ermeni,suryani,türk,kürt...Kökeni farklı bir sürü insan var.Ancak burası Türkiye.Lazistan,Ermeniztan,Kürdistan değil.Dolayısıyla burada Türkçe konuşulması kadar normal bir şey olamaz.Ancak burada yaşayan diğer kökenlerin de dillerinin konuşulduğu bir tv kanalı olması çok da problem değil.Gelelim asıl meseleye;Ahmet Kaya yıllar önce kürtçe bir şarkı söyleyeceğim dediğinde çatal bıçak fırlatanlar.Şimdi de TRT nin kapısına dayanabilirler mi?İktidara çatal fırlatabilirler mi?

Bunu da geçtim.En kıytırık işe gireceğiniz zaman bile sabıka kaydı isterler öyle değil mi?Sabıkan varsa işe alınmazsın.Benim caanım ülkemin başbakanı sabıkalı.Caanım milletimin meclisinde terör örgütünü kucaklayan bağrına basan vekiller var.Sabıkalı.Dedim ya ben siyasetten anlamam.Bürokrasi,anayasa,fezdeke vs...Yeter ki bazı şeyler yapılmak istensin.Çok güzel kılıfına uydurulur.Demem o ki;meclisimizde terör örgütü yandaşları var.Meclisimizde anaasamızda suç kabul edilmiş bir suçtan yargılanmış ve suçlu bulunmuş sabıkalılar var.Duygulanmamızı,gözümün yaşarmasını,gururlanmamızı,Ata'mızı anlmamızı sağlayan milli bayrmalarımızı yok farzeden,bizi kutlamaktan men eden insanlar var.Ben rengarenk kıyafetler içinde minikleri gördüğüm zaman.Bir oyun oynarken yanlış hareket yapan,onu izleyen anne babasına oyun esnasında el sallayan,çiçek olan,böcek olan ilkokul öğrencilerini gördükçe Ata'ma şükran duyuyorum.Stadyum tiribünlerini al yıldızlı bayrağımıza dönüştüren tepesinde renkli kartonlarla günlerce saatlerce çalışan gençlerimizi,onları çelıştıran emektar öğretmenlerimizi,bağrından koparcasına bağıra bağıra şiir okuyanları gördükçe,Andımız'ı,İstiklal Marşını duydukça ülkemle,milletimle,vatanımla gurur duyuyorum.Ve hangi başkan,hangi bakan,hangi vekil beni ve benim gibi düşünen milyonları bu gururdan mahrum bırakabilir?Nasıl böyle bir karar verilebilir?Kime ne zararı vardır bunun?

Çok dağınık yazmış olabilir.Bir sinir haliyle yazılan şeyler.Sadece sanatını yapmaya çalışan,zamanla biraz da kökeninden dolayı halkın belli bir kısmı tarafından daha çok dinlenen - ki aslında şimdi inkar etseler de herkes onu dinlemiş,şarkılarını ezberlemiştir.- kürtçe şarkı söyleyeceğim dediği için bölücü ilan edilip ülkesini terk etmek zorunda kalan ve tıpkı Nazım gibi kendini sürdüğü ülkede tek başına ölen Ahmet Kaya'ya yazık olmadı mı?

O eller,o diller utanmıyor mu?

Yazık!


11 Aralık 2012 Salı

Çekilişlerle İlgili..

Yani "E yuh bu da ne cahilmiş" demezseniz eğer bir sorun olacak.Bu çekilişler nedir,nasıl olur?Anladığım kadarıyla çekiliş duyurusu yapan kişinin blog sayfasını blog sayfamızda tanıtıyoruz.O da çekiliş yaptığını duyuran kişilerin içinden bir kişiye hediye mi gönderiyor?

"Çok zekisin yaaa" :)) demeyin.

Böyle ise iyi.Başka bir şart vs oluyor mu?

Bilgilendirme için şimdiden teşekkürler :)

10 Aralık 2012 Pazartesi

Bugün ne kadar çok yazdım parça parça.Aslında yarın oldu.Gece yarısını geçti.

Bir de güzel haber var.Fatma doğum yaptı.İkizler geldiler.Biri 2020 kg,diğeri 2200 kg.Allah annesine babasına bağışlasın inşallah.Şu an küvezdeler.

Rabbim herkesin evladını bağışla ya rabbim

Üzücü Şeyler ...

Yazdıklarımı tekrar sildim.Hamileler de okuyor diye...Aslında böyle yazmam daha çok soru işaretlerine sebep olur ama bunu henüz doğum yapmış bir akrabamıza ileride göstermek için yazıyorum.Bugün 10 Aralık 2012.

Bir kaç sene sonra çok güzel şeyler olacak inşallah.

O bir kaç sene umutla geçecek,mutlu sonla bitecek.Aslında yeniden,yepyeni bir yaşam başlayacak,her yeni günde yeni mutluluklara uyanacaksınız.Bir tebessüm kahkahalarına sebep olacak.Bir kahkahaya ömrünü bile verebileceksin.

Zor günler geçer.Zamanla...

Artık acımaz yara,kabuk bağlar,iyileşir zamanla.

Sabır,çok sabır...

:(

Wish u were here :/

Gecenin kıyısında durmuşum...
Kefenin cebi yok.
Koynuma yıldız doldurmuşum,koşun çocuklar koşun.
Sabah üstüme üstüme geliyor...

Çok güzel yağmur yağıyor..Mutfaktayım.Müthiş bir playlist yaptım kendime."Amenna" çalıyor.

Mutfağı toparladıkça,şarkılar ve yağmur sesi karıştıkça rahatlıyorum.Yaşamak güzel şey..

9 Aralık 2012 Pazar

Öyle Bir Annem Var ki...

Düşündüm de hep Rüzgar'dan,kendimden ve kendi anneliğimden bahsedip duruyorum.Hoş bu blog bunlardan bahsetmek için yazılmadı mı?Öyle elbette ama bugün annemden bahsedesim var.

Şu an Türkan Şoray'ın imza gününde.Biraz önce aramış "Ece burası çok kalabalık,izdiham oldu çok güzeeelllll" diye bağırıp kapattı :))) Türkan Şoray'ın kitabını alabilmesi için kredi kartında yeterli limit yokmuş ve yanında da yeteri kadar nakit yokmuş.Orada artık kim bilir nasıl üzüldü ki,ne triplere girdi ki :) satıcı kız 10 TL ye vermiş.

Çok renkli bir kişilik annem.Sabah buradaydı."Hah dedim sen buradayken ben biraz evi toparlayayım,ütü yapayım,sen de Rüzgar'a bak"."Tamam" dedi.Ben banyodayken  "Ece bu feyste,Naber Yıldız yazıyor,kim bu bana naber diyen bir baksanaaaaaaa" diye bir ses yükseldi.Ardından da küçük küçük söylenen,ağladı ağlayacak Rüzgar'ın sesi.Çocuğu oyun halısına bırakmış feys! lerde geziniyor hanım efendi.Hadi dedim kendi kendime seslenmeyeyim,girsin kadıncağız,evdeki bilgisayarları bozuk.Ama sorular bitmiyor ki "Bu adam beni niye ikide bir etiketliyor,sileyim mi ki,ayıp olur mu,anlar mı sildiğimi,bu fotoğrafları herkes görüyor mu,nasıl büyük harfle yazacağım,silme tuşu hangisiydi..." Ahhhhhhhhhh yangın var diye bağırasım geldi.Neyse kızdığımı anladı da çocukla ilgilenmeye başladı - kısa süreliğine - Sonra "Ece bana biraz makyaj yap,şimdi o güzel kadının yanında çok çirkin kalmayım,daha fotoğraf çektirip feyse koyacağım" dedi. :)))) Hay Allah'ımmmm.Bir de saçlarını mı sarsaymışız maşayla,yoksa böyle daha mı güzelmiş.Keşke geceden bigudiyle sarıp yatsaymış.Parfümünü de koymamış çantasına.Ben de şöyle güzel bir koku var mıymış...

:)))

Neyse gitti bakalım.Kendini de öyle iyi biliyor ki.Şimdi ben orada kim bilir neler yaparım.Keşke sen de gelseydin de görseydin.İki gülerdik diyerek gitti.

Görenler sanır ki hiç derdi tasası yok.Hani derler ya bilmemnesi bilmemnesine denk diye.Hah işte dışardan bakınca aynen de öyle görünür.Ama dertsiz insan mı olur?

Bugün Rüzgar'a diyor ki,"Oğlum annen seni daha doğmadan bir sevdi bir sevdi ,hiç kimse bütün ömrü boyunca böyle sevilmemiştir".Onların zamanında hamilelik şimdiki gibi kadınların çok bilinçli yaşadıkları bir süreç değildi sanırım.Dolayısıyla benim o araştıran,bebeğiyle konuşan,seven hallerim garip gelmiş olacak ki öyle bir cümle kurdu.

Ahhh neyse Rüzgar uyandı.Bakalım gitsin gelsin de annem.Gelişmeleri yazarım.

Cümleten öpücüklerrrrr


İşte kendisi...Fotoğraf makinasına bakmadığı fotoğraflarda daha güzel görünüyormuş :)


6 Aralık 2012 Perşembe

Annemi nasıl delirttim :/


Yetişin komşularrrr ,bir huni getirin bana :))) 


Önlüğünü çekip çıkarıp yoğurdu yeleğine yediren Rüzgar paşası 
Çok kötü nezle oldu benim oğlummmmmmmm :(
Onca oyuncak içinde
babaannesinin namaz örtüsünü seçen 
dişleri kaşınan 
güler yüzlü
sempatik 

.bir o kadar meraklı ve yakışıklı erkek :) 

YA çok uykum var.Nezleden uyuyamıyor gece.Genzine akıyor ve hooop uyanıyor öksürerek.Sesi de koca herif sesi oldu.Başka bir çocukmuş gibi geliyor :) Gündüz uyuyor bol bol.Umarım hastalık sonrası gece gündüz kavramlarının karıştırmaz.Yoksa temelli,ciddi ciddi hunilik olurum.

Uykusuzluk zor zor :) Anne adaylarına duyurulur.Keşke buzdolabına süt sakladığımız gibi uykuyu da stoklayabilsek.Şöyle kapsül kapsül uyku yutsak.Uyumuş gibi dinlensek.Ulan bir de ileride böyle bir şey çıkarmış.Rüzgar bunları okuyacağı yaşa geldiğinde "Anne sen bir dahisin" dermiş.Ben de "yok o jetgillerin yazarının dahiliği oğlum" derim.Ispanağı bile kapsül olarak yiyorlardı ya :) 

Normalde böyle deli saçması şeyler yazmam.biraz deniz,biraz uyku bütün isteğim buydu :)))

1 Aralık 2012 Cumartesi

Yeniden Kitap Okumaya Başladım A Dostlar :)

 Biraz fotoğraf yayımlayayım dedim.Bu arada daha önce yazmış mıydım bilmiyorum ama "Fotoğraf çekilir,resim çizilir" Israrla fotoğrafa resim denilmesi hatta windowsun bile Fotoğraflarım değilde Resimlerim diye bir klasör bulundurmasını çok gücüme gidiyor :)) Bana neyse ? Neyse ben Rüzgar'lı karelere devam edeyim.
 Oynayacak diye heves edip önüne oyuncak yığma çabalarımdan bir görüntü :) Artık Çiko'dan gönlü geçen Rüzgar kendine yeni yüzler,yeni sesler,yeni dokular aramakta.
 Babasına "Adam oldu benim oğlum" deyip şaka yapıyordum.O da çekmiş :)) Allah'ım yürüdğü koştuğu evlendiği,çoluk çocuğa karıştığı güzel bir işi gücü olduğu günleri de göstersin bize inşallah.
 Çıldırasıya eğlenen Rüzgar :) Alışması için sevdiği oyuncaklarını da bağladım ilk gün.Şimdi çıkardım sadece halının kendi oyuncaklarıyla oynuyor.O yuvarlak bölümde ışıklı sesli bir oyuncak var.Ona bağlı olan oyuncağı salladıkça rengarenk ışıklar saçılıyor ve doing doing,hahahaha,zıng,bıng filan gibi sesler çıkıyor.
 Arada dişlerimizi de kaşımak lazım değil mi ama ?Bu ara dişlerden yana sıkıntımız sonsuz.Henüz dişi çıkmadı ama diğer yazarlardan okuduğum kadarıyla en fazla on beş günü a
Allah'ımmmmmmm :))) Bu çocuk beni öldürecek.Severken dişlerimi sıkmaktan kırılacaklarından korkuyorum.Halısına deli oluyor deli :) İki günlük edecek kıracak diye korkuyorum.Bir ara acaba internetten ikinci el mi alsam diye düşünmüştüm ama dedesi parasını verince küt diye atladım.

Haaaaaaaa bu arada unutmadan Ankara'da yaşayan arkadaşlara duyurulur.Yeni ziraat mahallesi'nde oyuncak toptancıları var.İki sokak sağlı sollu oyuncak toptancılarıyla dolu.Hem markalı ürünler hem markasız ürünler,şaka malzemeleri,doğum günü,parti malzemeleri,okul kırtasiye malzemeleri hepsi hepsi var.Benim bile gidince gözüm döndü hepsini alasım geldi.Bu oyun halısı chicconun kendi mağazasında 170 lira,internette 139 lira.Oradaki etiket fiyatı 112 liraydı ben nakit 100 liraya aldım.

Özellikle Uğur Oyuncak diye bir yer buldum.Orada hem chicco,fisher price,playgro gibi kaliteli markalar var hem de pazar da satılanlardan var.Çeşit çok bol.(Ben de reklamcı gibi oldum) Yürüteçler,sallanan atlar,arabalar ohoooooo neler neler var.Ankaralılar'a gidin derim.

Bunların dışında Rüzgar hala şöyle bir yanıma döneyim,şöyle yüzüstü kollarımın üzerinde bir durayım filan demiyor.Gayet ekabir şekilde 67 yatıyor.Ayrıca 2,80 insan mı olur?

Geçenlerde Küçük Mucizeler Dükkanı'nı okumuştum.Geçenlerde dediğim de hamileydimmmmm :)))) Ahahahah.Neyse işte...Bu sefer gerçekten geçenlerde D&R'dan üç tane kitap aldım.Bir Yumak Mutluluk'a bakmış çok pahalı diye alamamıştım.Aslında pahalı değil de artık alışveriş yaparken ona vereceğim parayla Rüzgar'a neler alabileceğimi düşünüyorum.Ve her seferinde o beğendiğim şeyi almayıp Rüzgar'a bir şeyler alıyorum.Neyse tam D&R'dan çıkarken bazı kitapların 9 liraya indiğini gördüm.Bir Yumak Mutluluk,Küçük Düşler Büyük Umutlar ve Ruh ve Yürek'i aldım.Bir Yumak Mutluluk bitmek üzere.Küçük Mucizeler Dükkanı'nı da çok severek okumuştum.Gece yatmadan önce bir yirmi sayfa filan okuyorum.Hem mis gibi uyuyorum hem havam değişiyor ,iyi oluyor.

Arkadaşım aradı bana geleceklermiş oğluyla.Sonra yine yazarım.

Sevgiler herkese..Bebeciklerinize sağlıklar....