Uzun zamandır yazmıyordum.Mehmet senelik izinde olduğu için doğru düzgün evde kalamadık her gün bir yerlerdeydik.Nihayet dün işe başladı da ben de yeniden evimde yalnız olmanın tadını çıkarıyorum.Erkek dediğin öyle günlerce evde kalmayacak arkadaş.Bir zaman sonra sıkıntı geliyor insana.Kocası emekli olunca bunalıma giren kadınları şimdi çok iyi anlıyorum :)
Oğlum bir hafta sonra üç aylık olacak.15 gün önce yazdığım yazıda gülümsemeler başladı ama bilinçli değil sanırım yazmıştım.Yeni doğan bir bebeğin gelişimi mevzu bahis olduğunda bir gün bile çok önemliymiş.Son 15 günde Rüzgar deli gibi ellerini kollarını bacaklarını sallamaya başladı.Çığlık atarak gülüyor.Agu,oouuu,aaaaaa gibi sesler çıkartıyor.Ellerini yumruk yapıp ağzına götürüyor dakikalarca elini emiyor.En keyifli olduğu zamanlar sabahları.Ben uyanayım diye bağırıp çağırıyor,ağlıyor gibi yapıyor.Alıp koynuma sokuyorum,emziriyorum filan biraz sakinleşiyor.Sonra tekrar bağırmaya başlıyor.Artık dayanamayıp kalkıyorum.Onu benim yastığıma yatırıyorum.Ben de oturuyorum,babası da ona doğru dönüp yarı uyur yarı uyanık gözlerle izliyor bizi.Kahkahalar,el kol sallamalar,çığlıklar...Daha güzel sabahlara uyanamam sanırım.Bir süre sonra mehmet de dayanamıyor açıyor gözlerini "Oğlummmm,Rüzgarcığım,babacığım" dedikçe çıldırıyor oğlum.Sonra onlar sevişirken ben kahvaltı hazırlıyorum.Kahvaltımızı yaparken Rüzgar beş on dakika kestiriyor.Sonra babasıyla duşa giriyorlar.Mehmet işe gitmek için evden çıktığında Rüzgar uyumuş oluyor.Bir iki saat işimi gücümü halledebiliyorum böylece.Öğleden sonra pek düzenimiz oturmadı henüz.:) Biraz dolaşıyoruz,Kuğulu'ya filan iniyoruz.Alışveriş yapıyoruz.Bazen parka gidiyoruz. :)
Bu yazıyı tam dört günde tamamlayabildim.Tam bilgisayar başına oturuyorum ağlıyor,oynaşmak istiyor ya da benim başka işlerim oluyor.4 gün sonra 3 aylık olacak canikom.Çok çabuk geçiyor diyorlardı da biz de 3 aylık olur muyuz diyordum.Hakikaten zaman çok hızlı geçiyor.
Nasıl oluyor?
Vakit bir türlü geçmezken,
yıllar hayatlar geçiyor?
Teoman da müziği bıraktı ya :( Bu aralar keyifle dinlediğim çok şarkı var.Sabah Rüzgar uyanınca yatak odasındaki alarmın radyosunu açıyorum.Süper FM dinliyoruz.Şimdi grubun ismini hatırlayamayacağım içinde "Son bir dilek alacağım var kayıp giden yıldızlardan" sözleri geçen bir parça var.Beni Aşka İnandır sanırım ismi.Onu çok severek dinliyorum.Bunun dışında da işte listelerde olan çoğu hareketli parçalar var.Doğum yaptım yapalı Ahmet Kaya dinlemedim.Yüreğim kaldıramaz diye düşünüyorum.Zaten oka boka ağlar oldum.Hamilelikten kaynaklandığını zannettiğim duygusallık hali hala devam ediyor.Üzerine bir de evham eklendi şimdi.Sanırım klasik bir Türk Anne oldum ben de.
Oğluma resimde görünen gömleği pantolonu ve papyonu aldı babaannesi.Küçük damat oldu kuzuların kuzusu.Allah ömür verir de umarım dört gözlüce oğlumu evlendiririz.(Bu dört gözlüce lafı analı - babalı anlamına gelen,annemin laflarından)
Her kız annesinin kızıdır diye bir yazı paylaşmıştım facebookta annemle.Bulayım da yazayım.Cidden evlendikten sonra farkettim ki her işimi annem gibi yapıyorum.Annemin sevdiği kırlantlerden alıp,annem gibi bulaşık yıkıyorum.Hatta onun gibi kokuyorum.Belki de özlemdendir.Neyse yazı işte bu ; Anneler ve kızları, hep birbirine benzer.Her kız, içinde, yüreğinde annesinin izlerini taşır.Onun özüyle mayalanmıştır ruhu, onun kokusu geçmiştir tenine, onun bakışları parlar gözlerinde, onun elleri can bulur kendi ellerinde.Annesinden bilinçli olarak hiç bir şeyi öğrenmeye çaba göstermemiş bile olsa,yıllar sonra hiç tahmin etmediği bir anda, bir çiçeği vazoya yerleştirirken mesela, kendisinde annesini görür kız.Ellerinin bir hareketinde, aynada farkettiği bir bakışında, vücudunun bir duruşunda annesini yansıtır.
İnkar etmeye çalışması ya da kabullenmesi pek bir şeyi değiştirmez, her kız,annesin kızıdır...!
Bu yazıyı tam dört günde tamamlayabildim.Tam bilgisayar başına oturuyorum ağlıyor,oynaşmak istiyor ya da benim başka işlerim oluyor.4 gün sonra 3 aylık olacak canikom.Çok çabuk geçiyor diyorlardı da biz de 3 aylık olur muyuz diyordum.Hakikaten zaman çok hızlı geçiyor.
Nasıl oluyor?
Vakit bir türlü geçmezken,
yıllar hayatlar geçiyor?
Teoman da müziği bıraktı ya :( Bu aralar keyifle dinlediğim çok şarkı var.Sabah Rüzgar uyanınca yatak odasındaki alarmın radyosunu açıyorum.Süper FM dinliyoruz.Şimdi grubun ismini hatırlayamayacağım içinde "Son bir dilek alacağım var kayıp giden yıldızlardan" sözleri geçen bir parça var.Beni Aşka İnandır sanırım ismi.Onu çok severek dinliyorum.Bunun dışında da işte listelerde olan çoğu hareketli parçalar var.Doğum yaptım yapalı Ahmet Kaya dinlemedim.Yüreğim kaldıramaz diye düşünüyorum.Zaten oka boka ağlar oldum.Hamilelikten kaynaklandığını zannettiğim duygusallık hali hala devam ediyor.Üzerine bir de evham eklendi şimdi.Sanırım klasik bir Türk Anne oldum ben de.
Oğluma resimde görünen gömleği pantolonu ve papyonu aldı babaannesi.Küçük damat oldu kuzuların kuzusu.Allah ömür verir de umarım dört gözlüce oğlumu evlendiririz.(Bu dört gözlüce lafı analı - babalı anlamına gelen,annemin laflarından)
Her kız annesinin kızıdır diye bir yazı paylaşmıştım facebookta annemle.Bulayım da yazayım.Cidden evlendikten sonra farkettim ki her işimi annem gibi yapıyorum.Annemin sevdiği kırlantlerden alıp,annem gibi bulaşık yıkıyorum.Hatta onun gibi kokuyorum.Belki de özlemdendir.Neyse yazı işte bu ; Anneler ve kızları, hep birbirine benzer.Her kız, içinde, yüreğinde annesinin izlerini taşır.Onun özüyle mayalanmıştır ruhu, onun kokusu geçmiştir tenine, onun bakışları parlar gözlerinde, onun elleri can bulur kendi ellerinde.Annesinden bilinçli olarak hiç bir şeyi öğrenmeye çaba göstermemiş bile olsa,yıllar sonra hiç tahmin etmediği bir anda, bir çiçeği vazoya yerleştirirken mesela, kendisinde annesini görür kız.Ellerinin bir hareketinde, aynada farkettiği bir bakışında, vücudunun bir duruşunda annesini yansıtır.
İnkar etmeye çalışması ya da kabullenmesi pek bir şeyi değiştirmez, her kız,annesin kızıdır...!
Küçük adamım büyüyor.Ben de her geçen gün onunla büyüyorum.
Onu çokkkkk seviyorummmm :)
Headerdaki fotoya bayıldım, çok tatlılaaar :) İyi, iyi, bi rutin oturtmaya başlamışsın, güzel, Rüzgarcık da tombikleşmeye mi başlamış ne hihi :)papyonunu yerim onun
YanıtlaSil:))) Rüzgar'ın ilk oyuncağı Osman kendisi :)) Evet tombişleşti.Mama verdiğim için çok dikkatli olmaya çalışıyorum mama obezi çocuk büyütmek istemiyorum.Ek gıdalara bir geçsek rahatlarım sanırım.Sende güzel güzel gidiyorsun maşallah,Denizcik gelince neler yazacağını çok merak ediyorum.Ben o zamana kadar tecrübeli anne olacağım ya yardım ederim sana :)
SilMaşallah kuzucuğa :)) çok yakışıklı olmuş bu minik damat.. benim de doğumuma 3 ay kaldı, acaba geçer mi diye özlemle bekliyorum oğluşumu.. sabahları yatakta yaşadığınız dakikaları canlandırdım da gözümde, ben bile keyif aldım bu sahneden, Allah bozmasın mutluluğunuzu..
YanıtlaSilAy canımmmm teşekkür ederim çok çok güzellerini yaşayın inşallah oğluşunla,eşinle.Hamileliğin en tatlı dönemindesin.Sık sık yazıyorum ya yinelemek istiyorum;tadını çıkar o kıpırtıların.Tek gerçek mucize var,o da karnımızda kanımızla canımızla büyüyen bebeklerimiz :)
Sil"Daha güzel sabahlara uyanamam sanırım" yazmışsın ya... Sana bir iyi, bir de kötü haberim var. İyi haber: Rüzgar büyüdükçe daha güzel sabahlara uyanacaksın. Kötü haber: sevgin yüreğine sığmayınca cidden çıldırma noktasına geleceksin (bkz: http://zeynepin-bebegi.blogspot.com/2012/09/yetisin-komsular.html)
YanıtlaSilTüylerim diken diken olarak okudum...Şükür şükür şükür Allah'ım diyerek ağladığım dakikalar geldi aklıma :))
SilDaha nice aylara yıllara...Allah bağışlasın..
YanıtlaSil:)) Teşekkür ederim hepimizin yavrusunu bağışlasın Allah :)
Sil